Sayın Cumhurbaşkanımızın Mesajı
“Aziz
milletim,
Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin tüm vatandaşları,
Gönlü ve gözü
ülkemizle beraber olan dünyadaki tüm dostlarımız, kardeşlerimiz,
Sizleri en kalbi
duygularımla, muhabbetle, şükranla selamlıyorum.
Türkiye, 15 Temmuz
2016 tarihinde, saat 22 civarında başlayan ve ertesi gün öğle saatlerine kadar
devam eden bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır.
Esasen ülkemiz,
yaklaşık 3 yıldır, millete, milli iradeye rağmen devleti ve hükümeti ele
geçirmeye yönelik farklı biçimlerdeki teşebbüslerle karşı karşıya bulunuyordu.
15 Temmuz’da bu
teşebbüsler silahlı darbe girişimi halini alarak, hiçbir şüpheye yer
bırakmaksızın Türkiye’nin farklı mahiyette bir terör saldırısıyla karşı karşıya
olduğunu ortaya koymuştur.
Türk Silahlı
Kuvvetlerinin emir komuta zinciri dışında, çeşitli sınıflardan ve rütbelerden,
Fethullahçı Terör Örgütü üyesi bir grup askerin başlattığı bu darbe girişimi,
sınırlı ama ellerindeki silahların gücü sebebiyle tehlikeli bir boyutta cereyan
etmiştir.
Boğaziçi Köprüsünün
tanklarla kapatılması, savaş uçaklarının Ankara ve İstanbul başta olmak üzere,
çeşitli şehirlerimizde alçak uçuş yapmaya başlamaları, yine bazı şehirlerimizde
tankların sokaklara çıkması, bu darbe girişiminin ilk işaretleri olmuştur.
Ankara’da
Genelkurmay Başkanlığı karargahı ve Jandarma Genel Komutanlığı binası bu grup
tarafından ele geçirilmiş, MİT yerleşkesi, Emniyet Teşkilatının çeşitli
binaları, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi
stratejik yerlere hunharca ve alçakça saldırılar düzenlenmiştir.
Gölbaşı’ndaki Özel
Harekat Daire Başkanlığı binalarına yönelik bombardımanda 47 polisimiz hayatını
kaybetmiştir.
Boğaz köprülerinin
girişini tutan tanklardaki üniformalı teröristlerin açtıkları ateşler sebebiyle
çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Ankara’da,
Genelkurmay Başkanlığı’nın önü başta olmak üzere, çeşitli yerlerde, açılan
ateşler ve yapılan bombardıman neticesi yüzlerce vatandaşımız hayatını
kaybetmiş veya yaralanmıştır.
TRT Genel Müdürlüğü
binasını işgal eden bir grup, silah zoruyla ekranlardan, eski darbelerin
özentisiyle hazırlandığı anlaşılan korsan bir bildiri okutmuşlardır.
Genelkurmay
Başkanlığı internet sitesinden de benzer bir bildiri korsan olarak
yayınlatılmıştır.
Yine az sayıdaki
askerle İstanbul’daki bir medya grubunun binası, kısa bir süre de olsa, işgal
edilmiştir.
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi önündeki çatışmada çok sayıda vatandaşımız ve belediye personeli
hayatını kaybetmiştir.
Darbe girişiminin
başlamasının ardından, Sayın Başbakanımız, saat 23 civarında medya aracılığıyla
kamuoyunu bilgilendirmiş ve hükümetin işbaşında olduğunu açıklamıştır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeleri de, tüm partilerden milletvekillerinin katılımıyla milli
iradenin tecelligahı olan Gazi Meclis’in darbe teşebbüsü karşısındaki tavrını
ortaya koymuşlardır.
Bu toplantı devam
ederken Meclis, darbe teşebbüsü yapan grup tarafından, savaş uçakları ve
helikopterlerle bombalanmıştır.
Bu gelişmeler
karşısında derhal harekete geçtik.
İlgili
birimlerimize talimatlar verdik ve darbe girişimini durdurmak için gereken
adımları attık.
Milletimizi,
ülkesini, vatanını, milletini seven herkesi meydanlara çıkmaya, devletini ve
demokrasisini sahiplenmeye davet ettik.
Hemen arkasından
da, tüm tehditlere ve tehlikelere rağmen İstanbul’a hareket ederek, milletimle
birlikte darbecilere karşı kararlı duruşumuzu ortaya koyduk.
Milletimizin
ülkesine ve iradesine kararlı bir şekilde sahip çıkması karşısında,
darbecilerin ne silahları, ne tankları, ne helikopterleri, ne uçakları işe
yaramamıştır. Onların tankları topları varsa sokaklardaki on milyonlarca
vatandaşın da imanları var.
Emirleri
komutanlarından almayan, millete ve devlete hizmet etmek yerine iradelerini
Fethullahçı terör örgütünün başına teslim eden şer çetesi mensuplarının
teşebbüsleri, milletin iradesi, tüm kurumlarıyla devletin kararlılığı
karşısında başarısız olmuştur.
Gözlerini kırpmadan
milletin üzerine ateş edenler, sandılar ki, bu millet korkacak, meydanları,
sokakları kendilerine bırakacak, evlerine çekilecek…
Ama milletimiz,
üzerine açılan ateşlere, atılan bombalara, yöneltilen tehditlere, gözlerinin
önünde vurulan insanlara rağmen asla geri adım atmamış, meydanı darbecilere
bırakmamıştır.
Milletimiz, Emniyet
Teşkilatımızın mensuplarıyla ve darbecilere karşı harekete geçen Türk Silahlı
Kuvvetleri unsurlarıyla el ele vererek, bu darbe girişimine karşı tarihi bir
duruş sergilemiştir.
Tankların etkisiz
hale getirilmesi başta olmak üzere, asker görünümlü teröristler karşısındaki
dik duruşlarıyla memleketine ve geleceğine sahip çıkan milletimiz, gece boyunca
sayısız kahramanlık destanları yazmıştır.
Bıyıkları henüz
terlememiş gençlerden 70 yaşındaki ihtiyarlara, işçisinden patronuna,
köylüsünden şehirlisine kadar milletimizin tüm fertleri, parti, meşrep, siyasi
görüş farkı gözetmeksizin darbeciler karşısında tek vücut olmuştur.
Darbe teşebbüsünde
bulunan hainlerin karşısına dikilen vatandaşlarımız, önlerinde, arkalarında,
sağlarında, sollarında onlarca kişi vurularak yaralanmasına, şehit olmasına
rağmen, sabaha kadar yerlerini terk etmemişlerdir.
Tüm bu hadiseler
sırasında polislerimizden ve vatandaşlarımızdan, içlerinde yakın çalışma
arkadaşlarımın da bulunduğu 208 kardeşimiz şehit olmuş, 232’si ağır olmak üzere
1.500’e yakın kişi de yaralanmıştır.
Şehitlerimize ve
ailelerine Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Bununla birlikte,
Türkiye’nin hiçbir yerinde sokağa çıkarak darbecilere destek olan tek bir sivil
vatandaşımız olduğuna dair haber, hamdolsun gelmedi.
Bu bakımdan, 15 Temmuz
darbe girişimi, milletin darbe heveslilerine verdiği bir büyük ders olarak, bu
milletin şanlı tarihindeki yerini alacak ve hiçbir zaman hatırımızdan
çıkmayacaktır.
Aziz Milletim,
Değerli
Kardeşlerim,
Öncelikle şu hususu
özellikle belirtmek istiyorum.
15 Temmuz darbe
girişimi, tüm milletimizle birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerimize karşı da
yapılmış bir ihanettir.
Genelkurmay
Başkanımızı, Kuvvet Komutanlarımızı, pek çok subayımızı silah zoruyla rehin
alan ve görev yapamaz hale getiren bu örgüt mensupları, üzerlerindeki
üniformanın izzetine ve şerefine gölge düşüren teröristlerdir.
Üzerlerinde
üniforma olması, bu teröristlerin gerçekte bir ihanet çetesinin mensupları
olduğu gerçeğini asla değiştirmez.
Tıpkı üzerlerindeki
üniformaya ve cübbeye rağmen aynı ihanet çetesine hizmet eden hakimler,
savcılar, emniyet mensupları gibi, diğer kurumlardaki benzer kişiler gibi,
ordumuz içinden de hainler çıkabilmiştir.
Türk Silahlı
Kuvvetleri ve Mehmetçiklerimiz, bizim gözbebeğimizdir.
Bu darbe girişimi
vesilesiyle, ülkemizin her kurumu gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerimize de sirayet
etmiş olan bu kanser hücreleri süratle temizlenecektir.
Esasen, bu
temizliğin hazırlıkları zaten başlatılmıştı.
Bugüne kadar,
haksız yere kimseyi mağdur etmeme anlayışıyla, hukuk devleti titizliğiyle
yürütülen çalışmaları zafiyet sanan terör örgüt üyeleri, bu girişimle,
kendilerini alenen ortaya çıkarmışlar ve bir anlamda işimizi
kolaylaştırmışlardır.
Yargı ve emniyet
teşkilatı başta olmak üzere, diğer kurumlarda zaten yürütülmekte olan
çalışmalar, bu gelişmenin ardından hızlandırılmıştır.
Bir örümcek ağı
gibi, hepsi aynı merkeze bağlı pek çok kanaldan oluşan bu terör örgütünün artık
gizlenecek, saklanacak, takiyye yapacak durumu kalmamıştır.
Dolayısıyla, 15
Temmuz darbe girişiminden hareketle Mehmetçiğimizi zan altında bırakacak, ona
zarar verecek hiçbir hareketi, hiçbir ithamı asla kabul etmiyoruz.
Türk Silahlı
Kuvvetlerinin emir komuta zinciri, bu darbe girişimine karşı çıkarak, demokrasi
ve hukuk devletine olan bağlılığını ispat etmiştir.
Çoğu da
yalan-yanlış olan bir takım görüntülerden hareketle, 15 Temmuz darbe girişimini
meşrulaştırmaya, üniformalı teröristleri ve onların arkalarındaki güçleri
mağdur göstermeye çalışanlar sadece ve sadece darbe destekçileridir.
Türkiye, 15
Temmuz’da, hiçbir istisnası, hiçbir izahı, hiçbir farklı açıklaması olmayan bir
yol ayrımıyla karşı karşıya kalmıştır.
Bir tarafta,
Fethullahçı Terör Örgütü mensupları ve onları destekleyenlerin ülkemizi,
milletimizi, geleceğimizi teslim almaya yönelik girişimi vardır, diğer tarafta
ise iradesine, demokrasisine, istiklaline ve istikbaline, canı pahasına sahip
çıkan bir millet vardır.
Darbe
teşebbüsçüleriyle millet arasında gri bir alan oluşturmaya çalışanlar ise,
hükmen terör örgütü mensubudur; çünkü ortada böyle tereddütlü bir alan yoktur.
Yapılan teşebbüsün
adı vatana ihanettir.
Dünyanın her
yerinde vatana ihanetin cezası ne ise, bu terör örgütü mensupları da aynı
cezaya maruz kalacaklardır.
Böyle günler, parti
taassubu yapılacak, ideolojik saplantılarla hareket edilecek, meşrep ve görüş
farklılıkları ön plana çıkartılacak, kişisel husumetlerle gözler karartılacak
günler değildir.
15 Temmuz
gecesinden itibaren, Türkiye’nin tüm şehirlerinde, meydanlarında, sokaklarında,
her partiden, her görüşten, her hayat biçiminden vatandaşlarımız, iradesine,
demokrasisine, geleceğine sahip çıkmak için, aynı duyguyla, aynı heyecanla,
aynı kararlılıkla bir araya gelmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nde, tüm siyasi partilerin ortak imzasıyla, tek yürek, tek vücut
olarak darbe teşebbüsüne karşı milli iradeye sahip çıkılmıştır.
Kendisini bu
ülkenin bir ferdi, bu milletin bir evladı olarak hisseden herkes, bu darbe
girişiminin karşısında yer almıştır.
1960 darbesinde
Menderes ve arkadaşlarına, 1980 darbesinde “bir sağdan, bir soldan” anlayışıyla
darağaçlarına gönderilen gençlerine sahip çıkamamanın yıllardır acısını yaşayan
milletimiz, 15 Temmuz 2016’da bu gidişe “dur” demiştir.
Ülkemiz tarihinde
ilk defa, bu çapta bir silahlı darbe teşebbüsü, bizzat millet tarafından
engellenmiştir.
Türkiye, demokrasi
ve hukuk devletine olan bağlılığın, sadece yazıda, sadece sözde kalmayan,
gerektiğinde vatandaşlarının canı pahasına bu değerlerin hayata geçirildiği bir
ülke olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.
Bu darbe girişimi
sonrasında yaşananlar, ülkemiz demokrasisinin bir zaafı değildir, tam tersine
demokrasimizin ne kadar güçlü olduğunun ispatıdır.
İçeride veya
dışarıda, ülkemizi bu sebeple eleştirmeye kalkan kişiler veya kurumlar, sadece
gerçek anlamda demokrat olmadıklarını, başka hesaplarla hareket ettiklerini
göstermiş olurlar.
Hiçbir demokrasi,
hiçbir hukuk devleti, emirleri kurumsal hiyerarşi içinden değil de, dışarıdaki
bir örgüt yapısından alan askerin, hakimin, savcının, polisin, bürokratın
varlığına izin vermez, veremez.
Aksi takdirde
demokrasinin, yani milli iradenin üstünlüğünün; hukukun, yani hakların ve
özgürlüklerin yazılı güvence altında bulunmasının anlamı kalmaz.
Kendilerine emanet
edilen kamu gücünü gasp ederek ülkeyi ve milleti esir almak isteyenlerin
yaptıkları işin adı faşizmdir, diktatörlüktür.
15 Temmuz darbe
girişimi, Türkiye’de gerçek faşistlerin, gerçek diktatörlük heveslilerinin
kimler, buna karşılık gerçek demokratların, gerçek özgürlükçülerin, gerçek
hukuk devleti taraftarlarının da kimler olduğunu göstermiştir.
Aziz Milletim,
Kıymetli
Kardeşlerim,
Bizim tarihimiz,
dışarıdan gelen saldırılara ve içeride yapılan ihanetlere rağmen, milletin
vatanına ve devletine sahip çıkmasının örnekleriyle doludur.
15 Temmuz şanlı
direnişi, bu muhteşem tarihin en başında yerini alacaktır.
Milletimizin, bu
üniformalı teröristlerin elindeki silah ve tank namlularının, uçak ve helikopter
bombalarının karşısında gösterdiği dik duruşun nesiller boyunca takdirle
anlatılacağına inanıyorum.
Darbe teşebbüsünün
ortaya çıkışı ve yaptığım çağrıyla birlikte meydanlara, sokaklara çıkan
vatandaşlarımın her birine şükranlarımı sunuyorum.
Tankların önüne
kendini siper edip hedeflerine ulaşmalarını engelleyen, bunun için hayatını
riske atan, yaralanan, şehit olan her bir vatandaşımız için ne desek
minnettarlığımızı ifade edemeyiz.
Sokağa çıkma imkanı
bulamayıp da, sabaha kadar evinde duasıyla, yüreğiyle, gözyaşıyla darbe
teşebbüsçülerine buğz eden vatandaşlarımın her birine teşekkür ediyorum.
Geçmişteki
darbelerin ve darbe teşebbüslerinin aksine, 15 Temmuz darbe girişimine karşı
tepkisini süratle ortaya koyan, yayınladıkları bildiriyle temsil ettikleri
milletin şerefine, onuruna, haysiyetine sahip çıkan milletvekillerimizin her
birini tebrik ediyorum.
Siyasi
partilerimizin Genel Başkanlarına, olması gerektiği gibi, demokrasinin, milli
iradenin safında güçlü bir duruş sergiledikleri için şükranlarımı sunuyorum.
Siyaset kurumu, 15
Temmuz’daki duruşuyla onuruna sahip çıkmıştır.
İş makinalarını,
otobüslerini, ellerindeki tüm araç ve gereci darbe girişimini engellemek için
sahaya süren belediyelerimize, kurumlarımıza, şahsi araçlarını aynı amaçla
kullanan vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum.
15 Temmuz darbe
girişiminin başarısızlığa uğramasında en çok katkısı olanların başında, hiç
şüphesiz Emniyet Teşkilatımız ve polislerimiz geliyor.
Darbe teşebbüsünde
bulunan ihanet çetesinin ilk hedefi, kendilerine müdahale etme potansiyeli
gördükleri Emniyet Teşkilatımızın kritik birimleriydi.
Gölbaşı’ndaki Özel
Harekat Daire Başkanlığımızı uçakla bombalayıp, kahraman polislerimizi şehit
ettiler.
Ankara Emniyet
Müdürlüğü binasını aynı şekilde bombaladılar.
İstanbul Emniyet
Müdürlüğümüze saldırmaya çalıştılar.
Buna rağmen
polislerimiz büyük bir fedakarlıkla, Türkiye’nin her yerinde görevlerinin
başından bir an olsun ayrılmadılar.
Ellerindeki tüm
imkanları kullanarak, milletimizle birlikte ihanet çetesi mensuplarının
girişimini boşa çıkartmak için çalıştılar.
Bu darbe
girişiminin başarısızlığa uğramasında büyük katkısı olan Emniyet Teşkilatımızın
her bir mensubuna en kalbi şükranlarımı sunuyorum.
15 Temmuz darbe
girişiminin kahramanlarından biri de medyamızdır.
Medyamızın nerdeyse
tamamı darbecilerin karşısında yer almış, demokrasinin ve milli iradenin
safında net bir tavır sergilemişlerdir.
Silah tehdidine
rağmen darbe teşebbüsünde bulunan terör örgütü mensupları karşısında son derece
net ve sağlam bir duruş sergileyen medya mensuplarımızın her birini şahsım ve
milletim adına tebrik ediyorum.
Elbette en önemli
teşekkürlerden birini, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, darbe teşebbüsüne karşı çıkan,
emirlerindeki kuvvetleri bu alçak girişimin dışında tutan komutanlarımız ile
baskılara rağmen bu ihanete ortak olmayan askerlerimiz hak ediyor.
Herhangi bir
örgütün veya şahsın esiri değil, milletin ordusunun mensupları olduklarını
gösteren tüm subaylarımıza, askerlerimize şükranlarımı sunuyorum.
Bu süreçte, gerek
bizzat arayarak, gerek mesaj göndererek, gerek medyaya açıklama yaparak
Türkiye’deki meşru yönetime destek veren ülkelere, devlet ve hükümet
başkanlarına, dost ve kardeş toplumlara da teşekkürlerimi ifade ediyorum.
Aziz Milletim,
Değerli
Kardeşlerim,
Her gecenin
nihayetinde bir sabah, her zorluğun sonunda bir kolaylık olduğu gibi, bu tür
acı hadiselerin ardından da yeni imkanlar ortaya çıkar.
Millet olarak,
Anadolu coğrafyasındaki bin yıllık varlığımız boyunca, bu tür sayısız tehditle,
saldırıyla, teşebbüsle karşı karşıya kaldık.
100 yıl önce, artık
ayağa kalkamaz denilen milletimizin Çanakkale’deki, Kutü’l Amare’deki
şahlanışından aldığımız güçle İstiklal Harbimizi verdik ve başarıya ulaştırdık.
Cumhuriyet tarihi
boyunca da ülkemize ve milletimize yönelik saldırılar, tuzaklar, ihanetler
durmadı, hep devam etti.
Türkiye ne zaman
bir hamle yapacak olsa, darbeyle, cuntayla, ekonomik, siyasi, sosyal krizlerle
önü, gücü, takati kesilmeye çalışıldı.
Ülkemiz, geçtiğimiz
14 yılda elde ettiği istikrar ve güven ortamı sayesinde ekonomik dengelerden
yatırımlara, savunma sanayinden ihracata kadar her alanda yeni bir şahlanış
dönemine girdi.
Bölgesinde ve
dünyada söz sahibi olmaya başlayan, sesi gittikçe daha gür çıkan Türkiye
fotoğrafının birilerini çok rahatsız ettiğini biliyoruz.
Şunu da çok iyi
biliyoruz ki, ülkemizde faaliyet gösteren tüm terör örgütleri, ki buna
Fethullahçı Terör Örgütü de dahildir, proje ürünüdür ve belli amaçlarla
üzerimize salınmıştır.
Bu topraklarda,
kendi milletinin üzerine tankla, uçakla, helikopterle saldıracak alçaklar asla
yetişmez.
Bunların hepsi,
uzun yıllar boyunca, sinsi bir planın parçası olarak özel olarak yetiştirilmiş,
eğitilmiş, beyinleri iğfal edilmiş mankurtlardır.
Gözleri olup
görmeyen, kulakları olup duymayan, dilleri olup konuşmayan bu insanlara ne
anlatsanız boş…
Biz, 3 yıldır bu
kesime, gittiklerini yolun yanlışlığını, arkalarına takıldıkları elebaşlarının
ihanetlerini izah etmeye çalışıyoruz.
Tıpkı diğer terör
örgütlerine sempati duyan vatandaşlarımız gibi, bunların da gözlerini açıp
gerçekleri görmeleri, kulaklarını açıp hakikatleri duymaları, dillerini çözüp,
doğruyu ikrar etmeleri için sabırlı ve sağduyulu bir çaba içinde olduk. Hatta
ben “tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanettir” diye açık bir tanımlama
yaptım.
Bundan sonra, ne
Fethullahçı Terör Örgütünü, ne de diğer terör örgütlerini destekleyenler
konusunda en küçük bir müsamaha, en küçük bir merhamet gösterilmeyecektir.
Bizim için,
milletimizin ve devletimizin bekası, her şeyin önünde gelir.
Demokrasi ve hukuk
devleti ilkelerinden taviz vermeden, milletimizin ve devletimizin geleceğini
tehdit eden tüm terör örgütlerine, tüm yapılara karşı amansız bir mücadele
yürütülecektir.
Türkiye, devleti ve
milletiyle, her zaman ifade ettiğim dört temel sütuna sıkı sıkıya sarılma
iradesini, 15 Temmuz darbe girişimine karşı şüpheye yer bırakmayacak şekilde
ortaya koymuştur.
Bir, tek millet.
Değerli kardeşlerim, bu millet Türk’ü ile Kürdü ile Lazı ile, Çerkez’i ile,
Gürcüsü ile Abhazı ile Romanı ile Boşnağı ile Arnavut’u ile velhasıl, 79 milyon
tek millet, bizi bölemeyecekler.
İki, tek bayrak.
Bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır. Hilal bağımsızlığımızın ifadesidir.
Yıldız, şehidimizin ta kendisidir.
Üç, bayrakları
bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte
bu vatan, 780 bin kilometrekare ile tek vatandır, üzerinde kimse bir operasyon
yapamaz.
Dördüncüsü, tek
devlet. Devlet içinde devlet asla kabul edilemez. İşte bu paralel devlet
yapısı, bu ihanet şebekesi böyle bir hedef koymuş kendine. Şimdi bunların
hepsini tüm kurumlarımızdan, Silahlı Kuvvetlerimiz, Emniyet Teşkilatımız, Milli
İstihbaratımız, tüm bakanlıklarımız, hepsinden bunları temizleyeceğiz,
arındıracağız ve pirupak hale getireceğiz.
Çünkü bu ilkeler
etrafında bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep
birlikte Türkiye olacağız.
Önümüzde başka bir
yol, başka bir alternatif, başka bir seçenek yoktur.
Türkiye’nin demokrasiden,
hukuk devletinden, temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğu bir
sistemden başka alternatifi yoktur, gidecek başka yolu yoktur.
Açık konuşuyorum:
Birliğini,
beraberliğini, kardeşliğini güçlü tutan bir Türkiye’de huzurun, istikrarın, kalkınmanın
önünde hiçbir engel olamaz.
Geçmişte, millete
rağmen milleti idare etme anlayışının bedelini, çok ağır şekilde ödedik.
Artık kimsenin,
hangi söylemle ve hangi amaçla olursa olsun, milletimize bedel ödetmeye hakkı
yoktur.
Türkiye’nin sadece
büyümeye, güçlenmeye, kalkınmaya, refahını artırmaya, savunmasını tahkim
etmeye, eğitimini, sağlığını, adalet sistemini, altyapısını güçlendirmeye
ihtiyacı vardır.
Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin doğrudan milletin oyuyla işbaşına gelmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak,
tek amacım işte bu Türkiye’yi inşa etmektir.
Cumhurbaşkanı
olarak, Meclisimizle, Hükümetimizle, siyasi partilerimizle, sivil toplum
kuruluşlarımızla, Türkiye’ye destek olan herkesle birlikte ülkemizi 2023
hedeflerimize ulaştırma kararlılığıyla yolumuza devam edeceğiz.
Ekonomide tüm
göstergeler, bir süredir yaşanan durgunluğun geride kalmaya başladığını
gösteriyor.
Büyük projelerimizi
birer birer tamamlıyor, yenileri için adımlarımızı atmaya başlıyoruz.
İşte, önümüzde 26
Ağustos’ta Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün açılışını yapacağız. Ardından 26
Aralık’ta, İnşallah Avrasya Tüneli’nin, Boğazın altından otomobillerin gidip,
geldiği tünelin açılışını yapacağız. Bu arada bir taraftan Yavuz Sultan Selim
Köprüsü’ndeki İnşallah hızlı trenimizin ihalesi, bir diğer tarafta Çanakkale
Köprüsü’nün ihale hazırlıkları, bir diğer tarafta Kanal İstanbul projemizin
ihale hazırlıkları, bunlar da hızla devam ediyor. Ülkemizin değişik
bölgelerindeki dev projeler, onlar da hızla yürüyor.
Çevremizdeki
ülkelerle yaşadığımız sorunları geride bırakarak, yeniden güçlü ilişkiler kurma
yolunda önemli adımlar attık, atmayı sürdürüyoruz.
15 Temmuz darbe
girişiminin sebeplerinden birinin de bu tablo olduğundan hiç kimsenin şüphesi
olmasın.
Ekonominin tüm
kurumlarından, tüm aktörlerinden, tüm milletimden rica ediyorum:
Paralel ihanet
çetesinin başarısız darbe girişiminin bu olumlu tabloyu bozmasına kesinlikle
izin vermeyelim.
Bölgesindeki ve tüm
dünyadaki mağdurların ve mazlumların ümidi olan Türkiye’nin dimdik ayakta
durması, bununla kalmayıp sürekli güçlenmesi, 79 milyon vatandaşımızla
birlikte, yüzlerce milyon insanın beklentisidir.
Bu kardeşlerimizi
boynu bükük, kalbi kırık bırakamayız.
Ellerini
ovuşturarak Türkiye’nin sıkıntıya düşmesini, diz çökmesini, pes etmesini
bekleyenleri bugüne kadar sevindirmedik, yarın da sevindirmeyeceğiz.
Rabbim yar ve
yardımcımız olsun.
Rabbim bu milleti,
bu ülkeyi ilelebet korusun, muhafaza etsin. Tekrar tüm şehitlerimize Allah’tan
rahmet diliyorum, yaralılarımıza Allah’tan şifalar temenni ediyorum. İnşallah
birliğimiz daim olsun.
Sağlıcakla kalın.”
(T.C. Cumhurbaşkanlığı kurumsal internet sitesinden alınmıştır.)
Pazartesi - Cuma
Vatandaş Kabul: 09:00-12:30
Tatil Günleri 2023
1.01.2023 | 8.01.2023 | Yeni Yıl Tatili |
23.02.2023 | 24.02.2023 | Anavatan'ın Savunucuları Günü |
8.03.2023 | 8.03.2023 | Dünya Kadınlar Günü |
21.04.2023 | 21.04.2023 | Ramazan Bayramı 1. gün |
1.05.2023 | 1.05.2023 | İşçi Bayramı |
8.05.2023 | 9.05.2023 | Rusya'da Zafer Bayramı |
12.06.2023 | 12.06.2023 | Rusya Günü |
28.06.2023 | 28.06.2023 | Kurban Bayramı 1. günü |
29.10.2023 | 29.10.2023 | Cumhuriyet Bayramı |
6.11.2023 | 6.11.2023 | Halkların Birliği Bayramı |
+ 90 312 292 29 29